Türk siyaseti hep çalkantılıdır. Bunu yaşadığı coğrafyaya bağlayan da var binlerce yıllık geçmişi olan ve genlerine kadar işlemiş geleneklerine bağlayan da. Beni ilgilendiren ise siyasal hayatın çalkantılarından ziyade politikaya en azından oylarıyla yön veren halkın tutumu. Evet, bizde sevdiğini ölümüne sevmek gibi hatta bunu tagutlaştırmaya varan eğilimler mevcut. Hal böyle olunca da ahlaktan uzaklaşmaya, kör pencerelerden olaylara bakmaya başlıyoruz. Misal dün “Ergenekon Davası” diye özetlenen davalar sürecinde, bu davalara karşı çıkanlar lanetlenip, sahiplenenler yere göğe sığdırılamıyorken, bugün uyarıların haklı olduğu anlaşıldığı halde dönemin şartlarına göre sahiplenenler malum sürecin suçunu fetöye atıp kurtulabiliyor. Dün uyarılanlar bugün haklıymışsınız deme dürüstlüğünü gösterecekleri yerde “siz o zaman bunlarla birlikte hareket ediyordunuz” deme gafletini ve hatta ihanetini bile gösterebiliyorlar.
Fetö ve yapılanmalarıyla en etkin karşı duran siyasi lider MHP genel başkanı Devlet Bahçelidir. Bu mücadelede de hep yalnız bırakılmıştır. 2001 senesinde teşkilatlara gönderdiği emirle Zaman Gazetesi ve Sızıntı Dergisi yasaklanmış teşkilatlara sokulması engellenmiştir. Bunu yaparken de Devlet bahçeli illaki politik yansımasının büyük olacağını ve ciddi oy kaybına neden olacağını biliyordu. Lakin doğruyu yapmaktan geri durmadı. Örgütün oy oranı düşük olabilir ama 15 Temmuz öncesine kadar bu gayri meşru yapının toplumdaki karşılığı çok daha farklıydı. Hoca efendi olarak bilinen meczup muhafazakar kesimi etkileme gücüne sahipti. Buna rağmen Devlet Bahçeli gerekeni yaptı devlet adamı duruşunu gösterdi. Nasıl lider olunur görev bilinci nedir bunun yaşayan örneği oldu kendisi.
Şimdilerde bakıyorum eski Diyanet İşleri Başkanları, islami yazarlar televizyonlarda boy veriyorlar, gazetelere demeçler veriyorlar. Bunlar şöyle şirk halindeydiler, şöyle hatalıydılar, diyalog denen şey şöyle saçmalıklarla dolu diyorlar. İyi de siz bunları bilmiyor muydunuz? Eşşek gibi biliyordunuz. Bir tanesi “üzerimizde bu denli baskı varken bizim çıkıp da bu konularda konuşmamızı beklemeyin” dedi. Yani kendi ikbalimizden korkup, çıkarlarımızı korumak için sustuk diyorlar. İyi de ey gafil sana devlet o görevi neden verdi? Bu halk sana neden güvendi? Bu süreçte Fetö ne kadar suçluysa ona 15 Temmuz öncesi ses çıkarmayan sizler de o kadar suçlusunuz. En azından birazcık adam olun da utanın kendinizden. Kanal kanal gezip fırsattan yararlanmaya çalışmayın.
Hakkını verelim, bu diyalog saçmalığıyla en yüksek perdede uğraşan da Cübbeli Ahmet Hoca ismiyle bilinen Mahmut Ünlüydü. Tabi bedelini de ödedi ama doğru bildiğini söylemekten de çekinmedi. Sürekli reddiyeler yazdı.
Yukarıda yazılanları halk bilmiyor yahut idrak etmiyor mu? Tabi ki biliyor fakat taguttan sıyrılamayan insanlar dün arkasında durdukları siyasal hareketin yanlışlarını görmezden gelip, o dönemde etkin mücadele verenleri umursamama eğiliminde. Böylesine fanatizm kokan, tutku seviyesinde bağlılıkların olduğu bir düzende politika yapmak oldukça zor. Allahuteala her şartta devletin ve halkın geleceğini düşünen siyasilerden, devlet adamlarından, iş adamlarından, razı olsun. Hepsine kendi adıma teşekkürlerimi sunuyorum. İnşallah halkta da bunun bir karşılığı olur
Yorumlar
Yorum Gönder
Zaman ayırıp yorum yaptığınız için teşekkürler.