Kahramanları Toplumlar Yetiştirir

Fatih Sultan Mehmet, Sultan Alparslan, Akşemsettin, Kürşat, Atatürk, Enver Paşa, Mehmet Akif, Biruni vs. Her daim övgüyle bahsedilecek, yüzlerce yıl geçse dahi Türk çocuklarına isimleri verilecek kahramanlara sahibiz. Sadece bizde değil, muhtemel her kadim millette benzer kahramanlar, ekol isimler mevcuttur. Genelde yaptıklarından yahut kahramanlıklarından bahseder dururuz. Bunu yaparken de bir şekilde kendimizden bir parça ararız bu isimlerde. Çocuklarımızın bu ölmeyen kahramanlara benzemesi için dua eder, isimlerini veririz ki “ad aldığına benzesin”. Fakat hep dikkatlerimizden bir gerçek kaçar. Bu ismini zikrettiğimiz şahısları durum ve şartlar kahraman yapmıştır. Misal Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethetmeseydi inanın yaşadığı dönemde bunu gerçekleştirebilecek bir kahraman daha çıkardı. Zaten az derine inersek Fatih’in yanında hocasını ve önemli devlet adamlarını görürüz, Atatürk’ün yanında ondan geri kalmayacak asker ve devlet adamlarını, Akif’in döneminde en az onun kadar önemli şairleri, Kürşat’ın yanında 40 çerisini. Peki bunca zamandır neden aramızdan bir tane Mehmet Akif, bir tane Biruni, bir tane Akşemsettin çıkmaz. Bu millet bağrından bir kahraman daha çıkaramaz mı? 
Mayasında bu cevher olan millet artık 70 milyon Türk’ün yaşadığı ülkeden bir tane futbolcu bile çıkaramazken, 4 milyon civarında Türk’ün yaşadığı Almanya’dan onlarca yetenekli futbolcular, bir kaç yüz bin Türk’ün yaşadığı ülkelerden Fazıl Say, gene birkaç yüz bin insanın yaşadığı ülkeden bilim alanında Nobel Ödülü alan Aziz Sancar çıkarıyor. Bu isimler bile mayanın sağlam olduğunun kanıtı. Osmanlı’nın çöküşünün hızlandığı dönemdeki sistemlerde bile Atatürk gibi, Enver Paşa gibi, Fevzi Çakmak gibi askeri dehalar yetiştiren toplum çökmüş ve günümüzde çıkarcı, egosu yüksek, dizi karakterlerini örnek alan nem ne şekil bir millet haline dönmüş durumda. 
İsimleri zikredilen bu kahramanların hiç birisi ahlaken çökmüş toplumlara önderlik etmemişlerdir. O denli çöken toplumlara gelen kurtarıcılar sadece peygamberlerdir. Evet, kahramanlar toplumlarda yetişir ve onlara önderlik eder, kahraman yetiştirecek durumda olmayanları ise peygamberler hizaya sokar. Bir daha peygamber gelmeyeceğine ve kahramanlar da gökten zembille inmeyeceğine göre göbek kaşıyarak, “ah Atatürk gelse de halimizi görse yahut yok mu kurtarıcı” demenin bir anlamı yok. Bir de Mehdi bekleyen çürümüşler var ki onların hali daha içler acısı…
Tespitler bunlar, tespitin olduğu yerde de çözüm olmalı. Çözüm de basit ama uzun soluklu. Hükumetler bire bir şahıslara değil topluma yönelik yatırımlar yapmalı, eğitim sistemi baştan aşağı revize edilmeli, ailelere gerekli eğitimler verilmeli, doğru ödüllendirilirken yanlış cezalandırılmalı. Televizyon kanalları denetlenmeli. Yayınlanacak her dizinin yahut filmin önce senaryosu onaylanmalı sonra, çekilen bölümleri… Buna birileri baskıcı düzen diyebilir ama unutmamak gerek ki daha 20 sene önce şehir içi otobüslerde bile sigara içilirken bunun yasaklanması ile birlikte şimdi bunun ne kadar yanlış olduğunu konuşuyor olduk. İnsanlar banka oturdukları zaman yanındaki kişinin sigaradan rahatsız olup olmayacağını soracak seviyeye geldi. Bu bir yasakla başladı. O halde 10 yaşındaki bir gencin yetişme çağında neleri görmesi neleri görmemesi gerektiğini bir üst akıl kontrol etmeli ki doğru bir toplum yetişsin. Bu bilinç belli bir seviyeye ulaştıktan sonra zaten otokontrol mekanizması işler. Otobüslerde kimsenin sigara içmesine ceza yazabilecek sistem olmadığı halde bu iş otokontrole dönüşmüş ve yasak içselleştirilmiş durumda. Benzer durum lokantalar için de gerekli.
Yani dememiz o ki, kişiyi toplum yetiştirir. Bir Cahit Arf görmek istiyorsak Cahit Arflar yetiştirebilecek toplum olmamız gerekiyor. Bu iş için de önce ailelere ve aileleri yönlendirecek devlet aklına çok iş düşüyor. Köprü bir şekilde yapılır ama bir Aziz Sancar bir şekilde yetişir be diyemeyiz.

Yorumlar